25 Kasım 2014 Salı

SESİMİZ KESİLMEDEN GÖĞE BAKALIM!


SESİMİZ KESİLMEDEN GÖĞE BAKALIM!

    Dünyaya kendi seçimiyle gelmeyen insanın temel seçimi başını kuma sokmakla başkaldırmak arasındadır. Eğer geldiğimiz dünyaya değer veriyorsak ve kalmayı zorunluluk değil de seçim olarak görüyorsak yaşamak sorumluluk ister.
    Pekiyi sorumluluklarımız yaşamımızın çoğunu sürdürdüğümüz mekana, şehre veya ülkeye karşı mı? Ya da geçimini sağlamakla yükümlü hissettiğimiz aile fertlerine? Belki de bizimle bağlantılı olan her şeye karşı sorumluyuz. Başımızı eğmekten göremediğimiz gökyüzü de dahil.
    İki anlamda da başkaldırmayı unutmuş insanın gökyüzüyle bağlantısı ne kadar zayıf değil mi? Başımızı kaldırıp selam vermediğimiz için başka diyarlara, şarkılarla karşılanacakları sıcak memleketlere göçen kuşlar ne kadar da garip.
    Başımızı kuma sokarak gökyüzünü göremeyiz. Gökyüzünün derdini alabilmek için başkaldırmak gerekir. Önce göğe, sonra karşısındakilere. Avcıya, fabrikatöre, devlete, bireye, topluma... Oyu olmadığı için kuşa selam vermeyen lidere, sınavda sorulmadığı için kuşları anlatmayan öğretmene, gökyüzüne bak demek yerine gözünün önüne bak diyen anneye...
    Umudunu yitirmeyen kuşlar başka diyarlara, yitirenler masal kitaplarına göç etti. Çok geç olmadan, göğe bakalım!

1 yorum: