İnsanın en önemli özelliği düşünebilir bir varlık olmasıdır diye yüzyıllardır söylenegeldi. Bunun üzerine çok şey yazıldı, çok şey konuşuldu. Ben de eksik kalmak istemedim biraz da ben bir şeyler yazıp konuşayım istedim. Alanım olmayan bu konudaki amacım ne bilimsel bir tez yazmak ne de bir ideolojiyi kanıtlamaktır. Sadece düşündürmek belki başka düşüncelere düşünce olmaktır. Bu bakımdan da eğer düşüncenin kaynağı olan beyne bakacak olursak aslında insan beyni ile diğer canlılarının beyin anatomisinin benzer bir yapıya sahip olduğu görürüz. Ama insan beyni gerek işlevi gerekse yapabilecekleri açısından diğerleriyle kıyas yapılamayacak kadar öndedir. Siz bir ağaçtan, balıktan veya maymundan bir icat yapıp bunu nesiller boyunca aktarmasını ya da kendini geliştirip kitaplar yazmasını, problemler üzerine kafa yorup bilimsel çözümlemeler yapmasını bekleyemezsiniz. Bu yüzyıllar boyunca böyle olmuştur. Gelen her bir nesil, önceki neslin birer klonuymuş gibi kendisini takip edip durmuştur. Ama insan öyle mi? Kendini tekrar etmiyor. Bir şeyler üretiyor ve yerinde durmuyor. Ondan her şeyi bekleyebiliyoruz. Işınlanmasını, başka gezegenlere gitmesini, açlığa, hastalıklara hatta ölüme çare bulmasını. Onun bir sınırı yok.
Bir 10 yıl öncenin dünyasına bile bakarsanız insanın sürekli nasıl kendini geliştirip, değiştirdiğini size anlatacaktır. İnsanı bu seviyeye getirenin büyük ölçüde onun aklını kullanabilen bir canlı olmasına bağlayabiliriz. Bu hususta ise neokorteksten bahsetmeden geçmez olmaz. Çünkü insanın günümüzdeki konumunda onun da rolü yadsınamaz. Kompleksli(karışık) bir yapıya sahip olan neokorteks memeli hayvanlarda ve insanda bulunan beynin bir parçasıdır. Kısaca ve anlaşılır bir şekilde beynin düşünen parçasıdır diyebiliriz. İnsan beyninin ise yaklaşık %76’sını oluşturur ve diğer canlılara göre daha gelişmiştir. Duyu algılaması, motor emirlerin oluşumu, uzaysal muhakeme, bilinçli düşünme ve dil gibi yüksek fonksiyonların yürütülmesinde görev alır. Diğer canlılardan insanı ayıran insan beyninin bu bölgesi onu bariz bir şekilde diğer varlıklardan üstün bir canlı yapmıştır. Böylece varolduğu zamandan beridir de dünyaya sürekli egemen olmuş ve bu istediğinden de bir şeyler eksilmeden günümüze kadar gelmiştir. Uzaya gidilmiş, havada uçulmuş, denizlerin en karanlık köşelerine kadar yüzülmüş, teknolojinin imkanlarıyla iletişim inanılmaz bir boyut kazanmıştır. Bunları yapan tabiki de insan. İnsan dedik demesine ama bakılırsa bunları yapanların tabirimizle 'dahi' ve 'süperzeki' insanların olduğunu görürürüz. Einstein, Grahambell, Edison, Steve Jobs, Stephen Hawking gibi insanların normal bir insandan daha akıllı olduğunu kimse inkar etmez. Ama geleceğim nokta şu ki bu insanların başarılarının da tek sırrı bu değil elbette. Biraz cesaret ve bol bol çalışma. Çalışmak, gelişmenin ve başarmanın bir koşuldur. Başka türlüsü düşünülemez.
Şimdi insan kendini getirebileceği böyle uç noktaları bulunuyorken, gelişime açık ve sonuna kadar öğrenmeye uygun iken beynine sadece kasaptan aldığı et muamelesi yapan, ona sadece bir et parçası kadar değer veren insanların bahsettiğimiz ağaçtan, balıktan(maymun demeyeceğim biraz ağır olabilir) vs canlılardan hatta cansızlardan ne farkı kalır ki. İnsan değerini kesinlikle bilmeli. İnsan olmanın gereğidir bence. Size insan denilebilmesi için kendinizi aklınızdan soyutlamamanız lazım. Kafatasını bir ceb, beyni de içinde saklanan bir eşya olarak görüp, bedenin yemek, içmek ve diğer zevk ve arzularını karşılamaya ben yaşamak demem.Evet, düşünen bir varlık tanımını insanın sonuna eklemedikçe ben o yaşama yaşamak demem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder