Virginia Woolf Kendine Ait Bir Oda
adlı kitabında kadınlar ve kurmaca edebiyatı işler. Konuya girişi ilk olarak
kendine ait bir oda kavramından hareketle anlatır. Woolf kadının yazı
yazabilmesi için kendine ait bir odasının ve parasının olmasını söyler.
Kadınlara edebiyatta, sanatta ve siyasette yer verilmemesini çok somut bir
şekilde inceler. Kitap baştan sona Cambridge Kütüphanesinde Virginia Woolf ‘un
kitap raflarındaki araştırma ve incelemeleri üzerine kurulur. Geçmişten
günümüze kadının edebiyattaki yerini farklı yazarlar ve eserleri okuyarak
değerlendirir.
Yazar kurmaca edebiyat ve kadın
konusunu somut ve nesnel bir şekilde işlemiştir. Bu incelemelerde kullandığı dil
açık ve anlaşılırdır. Okura bu konu hakkında detaylı bilgiler verir. Kendi iç
sesini çok açık bir şekilde okura aktarır. “ Kadınların üniversite bahçesinde
çimlerin üzerinde yürümesinin yasak olması ve ancak bir öğretim üyesi eşliğinde
ya da tavsiye mektubu ile gelmeleri halinde kütüphaneye girebileceklerini
söylemesi” bu konunun somut bir örneğidir. Birçok konuda
erkeklerin üstün, yetenekli görülmesi kadınların ise erkeklerden yeteneksiz
görülmesi feminizmin doğmasına neden olmuştur. Ancak kadınlara imkan
verildiğinde erkeklerden daha fazla başaracağı görülür. Woolf feminizmi en iyi
şekilde anlatmıştır. Woolf’a göre edebiyat cinsiyet meselesi değildir.
Kadınların söz sahibi olamadığı, onlara yeterince imkanlar verilmediğini ve hep
arka plana atıldığını kitaptan bazı cümlelerle açıklayacak olursak daha nesnel olur.
Woolf Profesör Trevelyan’ın İngiltere Tarihi adlı esrini eline alır ve
kadınların durumunu anlatan bölüme yönelir. “ Karısını dövmek” diye okudum, “erkeğe tanınan bir haktı” ve toplumun hem üst hem alt kesimlerinde hayasızca
uygulanırdı. Benzer biçimde diye devam ediyordu tarihçi, “ ebeveyninin seçtiği
beyefendi ile evlenmeyi reddeden bir kız evlat, bir odaya kilitlenip sağa sola
savrularak dövülmeye maruz kalabilirdi. Bu durum toplumu kesinlikle
şaşırtmazdı. Evlilik kişisel düzeyde duygusal yakınlığa değil, ailesel düzeyde
açgözlülüğe dayanan bir konuydu. Kadınlar neden kurmaca
edebiyatla anılmıştır. Bu konuyu belki de ilk düşünen ve düşündüren Woolf’dur.
Kadınların kendine ait bir odasının olmaması yazılarını salonda yani insanların
içinde, kesintiye uğrayarak yazmalarına neden olmuştur. Bu nedenle de kadın
daha çok kurmaca türlere yöneldi. Geçmişten günümüze yaklaştıkça özellikle 19. yy ‘da kadınların eserlerine rastlanır. Daha çok roman türüne yönelen kadınlar
zaman geçtikçe başka türlerde de yazar.
Bütün bu bilgilerden yola çıkacak
olursak Virginia Woolf kadınların kendine ait bir odasının, her ay düzenli bir
gelirinin olması ve düşündüklerini özgürce dile getirmesi halinde edebiyatta
kadının söz sahibi olabileceğini söyler. Bunu söylerken bu konu hakkındaki pek
çok eseri okur önünde çözümler ve tezini bu kaynaklarla somutlaştırır.
Kadınları anlamak, özgürlüğü benimsemek ve feminizme dair bilgi edinmek isteyenler
için faydalı ve eğlenceli bir kitaptır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder