16 Kasım 2014 Pazar



THE MAKER

    
(Yönetmenliğini Christopher Kezelos'un yaptığı 2011 yapımı 22 ödül toplamayı bilmiş kısa filmdir)
(Arkadaşlarımıdan küçük bir isteğim, kısa filmi izledikten sonra yazımı okumalarıdır.)


          Bir döngü.İlk insanla başlayan ve son insanla bitecek bir döngü. Evet, insanın kendisinden önce devraldığı 'insanlık' emanetini kendinden sonra bir emanetçiye bırakıp sonra da çekip gitmesi. Öncesini ve sonrasını hiç merak etmeyenler için düşündüren bir başyapıt.
        Kısa filmi tam olarak kavradığımı düşünmem  tavşan kardeşimin maskesindeki o bildiğimiz 'integral' işaretinin anlamını öğrenmemle oldu. Acaba neden konulmuş olabilir diye integrali araştırırken bu kelimenin anlamı çıktı karşıma. Bu kurgu ve ince ayrıntı karşısında şaşkınlıktan ağzıma dolan 2-3 sineği çıkardım, uçup giden aklımı tuttum, bir bardak soğuk suyu içtikten sonra biraz dinlenip şaşırmaya devam ettim. Karakterin de duvarda asılı bu resme bakıp, sonra kendisinde var mı diye kontrol ettiği, sonra da diğer tavşana damgaladığı ve aslında hepimizde de göremediğimiz bir şekilde bulunan bu integral işareti Fransızcadan veya İngilizceden dilimize geçmiş ve 'bütüne ait olan' anlamına gelen bir sözcük ve semboldür. Biraz düşünürsek, biraz daha toptancı bir bakış açısıyla insanlık tarihini hayal edersek hepimizin insanlığın birer parçası olduğunu ve aslında tarihin her bir parçası olan yüzyıllar içerisindeki insanlık için çalıştığımızı, en azından sonraki yüzyılı oluşturanların bizler olduğunu söyleyebiliriz. Bana göre işte böyle bir bütünün parçası olan bizlerin verdiği çabayı anlatır bu kısa film. İnsan ömrünü temsil eder bende kum saati. Hamuruna şekil verirsiniz geleceğinizin, siz yoğurursunuz hamurunu ve tek tek nakışlarınızı işlersiniz onun ruhuna. Alın teri dökerek dikklatlice çalışırsınız  üzerinde.Ama yine de bir şey eksik kalmıştır . O da duygudur. Onu harekete geçirecek olan da sevgidir o vakit. Yine bence, müzik ile temsil edilen o duygu ve sevgi, insanı insan yapan vazgeçilmez bir dinamiktir. Yoksa tavşan kardeşim elinden geleni yapmış olmasına rağmen ona can verecek olanın bilgi ve akıl olmayacağını anlar mıydı? Hayat vermenin, daha güzel yaşamanın yoludur bu. Benim için insanlara değer verdiğinizde o insanın sevgi ile hayat bulma mutluluğunu tatmak milyon dolarlardan daha önemli. Zaten ana karekterde gözünü açtığı zaman bu döngüde çalışan diğerleri gibi çalıştı ve zannediyorum ki bahsettiğim mutluluk içerisinde gitti. Öyledir. Bütün bir ömrünüzü harcadığınız o eserinizi görürsünüz ve yaptıklarınızı emanet bırakarak vaktinizi doldurup çekip gidersiniz. Hayatın en reailist olgusudur bu. Ve de  yeni bir kum saatiyle başlar artık yeni gelen için zaman, ta ki  son insanın da kum taneleri bitinceye kadar. İşte böyle devam eder durur bu döngü.  Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. İlk gördüğümde 'Hayıııııır!' diye bağırasımın geldiği, bunu kurgulamış olamazlar dediğim bu ayrıntıyı bir aşırı yorum olarak görüyorum. Ama bir gerçekliği anlatması açısından paylaşmak isterim. 10. saniyede duvarın ortasında görülen o 2 kollu ve 2 bacaklı tavşan figürü aslında Leonardo Da Vinci'nin ''Vitruvius Adamı''nın temsilidir. Altın oranına uygun çizilen bu insan resminin Leonardo Da Vinci'ye göre insan vücudunun evrenin işleyişinin bir analojisi olduğunu düşündüğü de bilinir. İnsan nasıl insanlık bütününü oluşturan bir parçaysa, insanlık da evrenin bir parçasıdır. Yani insanın işleyişine bakılarak evrenin işleyişi de anlaşılabilir, insanı büyütsek evren; evreni küçültsek insan olur diyebiliriz bana ve bu görüşe göre. Neyse fazla gevezeliği bırakıp Pascal'ın şu sözüyle artık bitireceğim.
    
      ''  Zaten erkek(bence insan kelimesi konularak okunmalı) dediğin doğada nedir ki? Sonsuzluğun karşısında hiçbir şey, hiçliğin karşısında her şey, hiçbir şey ve her şey arasında bir orta nokta ve ikisini de anlamaktan son derece uzak. Bir şeylerin başlangıcı ve sonu ondan delinmez bir sırla ele geçirilemez bir şekilde saklanmış. İçine sürüklendiği hiçliği de, içinde kaybolduğu sonsuzluğu da görebilmekten eşit derecede aciz.( Pascal)''




                  
           



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder