16 Mayıs 2015 Cumartesi
ŞEMS'İN, MEVLANA'NIN SELAMIYLA
Yürüyorum...Hiç bilmediğim bir şehrin sokaklarında arıyorum benliğimi.Ayaklarım titriyor, burada yaşayan onca zatın ayak izlerine basmamak için ayak ucuyla yürüyorum.Yer sanki ayaklarımı tutuyor düşmemem için.En çok bu havalarda yürümeyi severim.Güneş yüzünü göstermiyor, nazlı bir çocuk gibi saklanıyor toz yüklü bulutlar ardına.
Konya'nın atmosferi bir başka.Şems'in, Mevlana'nın gül kokusu yayılmış şehre.İnsanın içini ferahlatan bu koku;Şems'in selamı, Mevlana'nın kelamıyla karşılıyor bizi.Ruhum saklı odalarını dolaşıyor, kırk bir odada kırk bir hazine buluyor Nar-ı Aşk şehrinde.
Bu şehir geceleri aşkla yanan alimlerin nuruyla aydınlanıyor.Yerde bir başka burada gökte.Gökyüzüyle yer bitişik.Başınızı kaldırdığınızda göğe, sanki elinizle dokunduğunuzda bulutlara değecek gibi oluyorsunuz.
Beni çok şey etkiledi Konya'da.Ama dolmuşta gördüğüm bir sözle bitirmek istiyorum yazımı."İnsanoğlunun yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunluktaki bir kumsaldaki tek bir kum tanesinden daha fazla değildir."(Mevlana)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder